Enerjide dönüşüm ve yenilenebilir enerji kaynakları yazı serimiz son bulmakla beraber, bölgemizi de ilgilendiren rüzgar enerji santralleri ile ilgili daha bütüncül bilgi almak isteyen okurlarımız için yazarımızın blog adresini veriyoruz.
https://yenilesme.wordpress.com
Zeki Alptekin
25.09.2015, Düsseldorf
Almanya = Türkiye ?
“Kuzey Frizonya’daki her on rüzgâr türbininden dokuzunun özel sahibi var. Yüzde 51’lik sanayi ortaklığından değil, yüzde 90’lık halk sermayesinden söz ediyoruz. Belde ve belediyeler el ele verip rüzgâr parkları kurmaya ya da yel değirmenleri dikmeye karar vermişler. 800 nüfuslu köyde yaşayanların 600’ü bu tesislere ortak olmuş. Bu gelişmeler, bir yerde ifadesini „halk sermayesinin“ ya da „halk enejisinin“ Enerji Kooperatifleri biçiminde örgütlenmesinde buluyor. Buradaki katılımlarda insanlar için çekici olan diğer bir şey de, enerji kooperatiflerinde „değerinden bağımsız olarak“ her hisse sahibinin bir oy hakkı olması! Bu ve (ekonomik-ekolojik) enerji bilinci bir araya gelince, kooperatiflerin genel kurullarına yüksek katılım ve bununla yaygınlaşan bir „taban demokrasisi“ olgusu ortaya çıkıyor. Mesela; enerji dönüşümü çerçevesinde RES’lerin „ekolojik ve ekonomik olarak en iyi nereye inşa edilebileceğinin“ tartışıldığı, sürece halk katılımının sağlandığı açık bir platform! Böylelikle ileride çıkabilecek olası problemlerin önüne geçilebiliyor. Yani tipik „halka açık“ AŞ’lerde her zaman olduğu gibi, küçük hissedarların büyük oranlarda genel kurullara katılmadığı, dolayısı ile oy hakkını otomatikman (büyük) bankalara devrettiği aldatmacı, edilgen bir sistem yerine etken„katılımcı, doğrudan ya da direkt demokrasi“! Bu (ekonomik) gelişmenin toplumsal plandaki yansıması ise, daha fazla demokratikleşme, demokrasinin tabana daha fazla yayılması demek! 21. yüzyılda, temsili demokrasinin etkin taban demokrasisine evrilmesinin, bilgi toplumuna geçişin ilk nüveleri”
“Yatırımını tek başına finanse edemediği alanlarda insanlar, mesela rüzgar enerjisi sektöründe gücünü, diğer insanlarla birleşerek oluşturduğu „enerji kooperatifleri“ yolu ile, oralarda hisse (pay) alarak yarattı. Ekonomi Politik’deki deyimleri söyleyecek olursak „üretimin kitlesel karakteri ile, üretim sonucunda yaratılan değerin klasik kapitalist gaspı„ şeklindeki „toplumsal temel çelişkisi“ burada göreceleşti, aşındı! Gelişme giderek öyle bir aşamaya ulaştı ki, (ekonomik) gelişmenin daha düşük olduğu ülkeler için de Yenilenebilir Enerji teknolojileri „satın alınabilir“ oldu. Ülkemiz ve dünyanın benzeri gelişme seviyesindeki bölgelerinde Yenilenebilir Enerji tekniklerinin boy atmasının arkasında bir yerde bu gerçek de vardır.”