TOKİLERE DE KÜLLİYE’YE DE KARŞIYIZ…Aydın Öncel Yazdı…

Bodrum,

Ekonomik demokrasi,siyasal demokrasi ve kültürel demokrasinin gıpta edilerek yaşandığı,

Doğa,çevre ve  duyarlılığın en üst seviyede yaşandığı,

Nüfusun neredeyse % 99 unun müslüman olmasına rağmen “inanç demokrasisi” olmadan yaşanılamayacağını bilen,

Kimsenin inancına ve yaşama biçimine karışmayan,karışanları önce izleyen sonra uyaran,

Bir insanın ırkının,milliyetinin ve dininin ne olduğunu sorgulamayan,

Çağdaş normlarda yaşamayı seçmiş,

Sağ görüşlü yurttaşlarından sol görüşlü yurttaşlarına kadar farklı yorumları ayrılık nedeni saymadanyaşamayı ilke edinmiş VATANSEVER insanların bir arada ve önkoşulsuz yaşadığı bir kenttir.

Bu kentte demokrasi hep tek referans olmuştur.

Özelliği budur Bodrumun.Bu özelliği ve gücünüde binlerce yıllık tarihinden alır.

O yüzden çok gür çıkar bu yörenin insanının sesi.

Bodrum halkı Allahtan korkutularak değil,Allah sevgisiyle yetiştirilmiş nesillerin kentidir.

Demokrasi bu topraklarda bir başka güzelleşmiş ve örnek olmuştur.

Bodrum halkı dinlerine sahip çıkarken,kendini gelecekten koparmadan yaşamayı,

Dünyayı yakından takip etmeyi,

Kul olmayı değil yurttaş olmayı,

Ümmetin değil,milletin bir parçası olmayı kabul etmiş,

Din ile politikayı aynı kefede değerlendirmeyi reddetmiş,

İslam ile politik İslamı birbiriyle asla karıştırmamıştır.

Bunu karıştıranlarıda görmüş ve ibretle izlemektedir.

Öncelikle belirtmeliyiz ki, Bodrum halkı Türkiyedeki genel durumuda göz önüne aldığında,dinin politik amaçlarla kullanılmasından ve insanların yaşam biçimlerine yapılan müdahaleleri görerek,

Yapılacak müdahalenin ve yöre insanına dayatılacak çalışmalardan rahatsızlık ve endişe duymaktadır.

Diyanet İşleri Başkanlığı,Ortakent-Yahşideki Camel Plajının hemen yakınında,halk arasında “külliye“ olarak bilinen ve toplamda 9084 m2lik devasa inşaatın yapılması için yerel yönetimleri,imar yasası ve yöre halkını atlayarak,5 katlı inşaat ruhsatını yangından mal kaçırırcasına üstelik “tek mimar” imzalı olmak üzere Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Muğla İl Müdürlüğüne onaylatmış bulunmaktadır.

Yani,ben yaparım…!

Bodrum halkı,özellikle Diyanet İşleri Başkanlığının bu çalışmasını dikkatle ve şaşkınlıkla izlemektedir.Bodrum’un ihtiyacı olmayan bu külliyeye ve bütün imar çalışmalarına aykırı olan bu inşaat üzerindeki ısrarını anlamamakta,her konuda yasalara uyması gereken bir devlet kurumu olarak görmek istemektedir.

Bu durumu,bu konularda defalarca vaazlar veren ve de YASALARA UYMAMAYI günah olarak niteleyen bu kuruma yakıştıramamakta ve her fırsatta Allahtan korkma konusunda verilen fetvalara,Diyanet İşleri Başkanlığının uymasını ve ALLAHTAN KORKMALARINI beklemektedir.

Bu işin bir yönü,

Geldik zurnanın gıyk dediği yere…!
Zurna bu kez zırt bile diyemedi.
Öyle bir giriş yaptı ki konu,
Toki’ydi,Mavi yol ölüyordu,yapılaşma çoğaldı napcez derken,
birileri kulağımıza,
“denize 0 külliyeniz olacak uleyyynn” deyiverdi.
Buda nereden çıktı diye afalladı alem..
Ne oluyoruz demeye kalmadan hiçbir yasal standarta,ihtiyaca uymayan külliyeyi kucağımıza sürüverdiler.
Tartışın bakalım dedikleri özünde külliye değil.
Biraz sonra “bunlar dini istemiyorlar” propagandasına zemin hazırlıyorlar.
“Burayı yeterince betonlaştırdınız,artık başka beton yapılar istemiyoruz” diyenleri dinsizlikle suçlamaya hazırlanıyorlar.
Bu durumu “betona hayır demek dine hayır demektir” demek için ortam hazırlıyorlar..
Eğilmeye bükülmeye gerek yok.
Dik durmak zorundayız.
Bize ve büyüklerimize dini AKP faşizmi öğretmedi.

AKP’den önce fasulye dininden değildik.
AKP’ye din ile betonu ayıracak dersi vermeye hazırlanıyor,Bodrum halkı.

Büyükşehir Belediyesi,Bodrum Belediyesi acilen Bodrum halkıyla bu konuda diyalog kurmak zorundadır.
“TOKİ’yede hayır,KÜLLİYEYE’de hayır” diyebilmek için harekete geçmek,Bodrum için herşeye değmezmi.

TOKİ KONUTLARINI BODRUM’A DAYATAMAZSINIZ.!

KARAOVA’YI BODRUM’UN VAROŞ’U YAPAMAYACAKSINIZ.

Değerli hemşehrilerim,

Örgütlü gücümüz BODRUM KENT KONSEYİDİR. Onların yaptıkları çalışmaya kulak verin,onlara ses olun.Onlara güvenin..

Bilindiği gibi,Bodrum yarımadasında yaklaşık 150.000 konut var ve 156.000 insan yaşamaktadır.

Neredeyse her insana 1 ev düşüyor.

Yeter artık.6000yıllık bir tarihi kente daha fazla kötülük yapılmamalıdır.

Geçmişte yapılan yönetimsel yanlışlar sonunda Bodrum Yarımadası 2.konutlara imara açılarak binlerce niteliksiz konutun oluşmasına yol açılmış,mavi yolculuğun en önemli ayaklarından biri olan koylarımız tahsisler yoluyla talan edilmiştir.

Bodrum halkı bu talan karşısında asla sessiz kalmamış ve bu talancılar karşısında mücadele yolunu seçmiştir.

Tahsisler bugünde acımasızca sürmekte ve Bodrum halkının kararlı mücadelesi devam etmektedir.

Şimdi yeni hedef Karaovadır.Bu hedef TOKİ kanalıyla devrededir.

Oysa yarımadanın bu yöresi Bodrumun nefes aldığı,beslendiği yerdir.

Bodrum yarımadasının tek tarım alanıdır.

Verimli topraklarının kısıtlı olması bu duyarlılığı dahada arttırmaktadır.

Oysa,sağlıklı planlamayla Karaova bölgemiz,turizmin çeşitlendirilmesiyle Agro Kültür-tarım ve hayvancılık,Dokuma ve halıcılık başta olmak üzere pek çok konuda,teşfik edilerek geliştirilmesi gerekirken,“konut ihtiyacı” var denilerek Karaova bölgesinin “Bodrumun varoşu” haline getirilmesine başta Karaova halkı olmak üzere vicdanı olan herkes karşıdır.

Bizler,Hazine ve mera alanlarına yapılması planlanan TOKİ KONUTLARININ yarımadamızdan çekilmesini talep ediyoruz.

Bodrum’un ve Karaovanın ihtiyacı TOKİ KONUTLARI değildir.

Turizmin ve doğal ürün ve üreticilerin desteklenmesi ve önlerindeki engellerin kaldırılmasıdır.

Bu durum Agro Kültür yapmak isteyen doğayla barışık insanlarla,yatırımcıları tedirgin etmektedir. Karaova bölgesini turizmle sağlıklı bir çerçevede buluşturacak çalışmalar yapılmadığı için bu bölgemiz yara almaktadır.

Bu anlamda,

TOKİ konutları  ihtiyaçtan değil bölgenin demografik yapısını değiştirecek adımlar olarak görüyor ve bunu asla kabul etmiyoruz.

Bodrum yarımada halkı;

Bodrum sınırları içinde bulunan devlete ait tüm arazilerin,meraların imara açılmamasını ve tahsislerinin durdurulmasını,

Belediye arazilerinin satışına son verilmesini,

Devlet,kendi insiyatifine aldığı,imar ve yapılaşma faaliyetlerinden çekilmesini ve yetkilerin yerel yönetimlere devretmesini,

Bodrum ile ilgili alınacak her karara mutlak katılmak ve mutlak görüş bildirmek istemektedir.

Dedim ya kulağınız “KENT KONSEYİNDE”olsun.

(Toki bölümündeki yazımda 23 martta yapılan konuşmalardan yararlandım)