Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Datça Meclisi , köy yerleşim alanlarında imar plan hükümlerine aykırı yapılaşma tehlikesine dikkat çekerek, Datça Belediyesi’ne yaptıkları itirazı ve Çevre Şehircilik Bakanlığı’ndan gelen cevabı değerlendiren bir basın açıklaması yaparak, bir kez daha “Doğayı giderek tüketen egemen düşüncenin dünyayı sürüklediği sona, iklim krizi ile birlikte bir kez daha dikkat çekiyoruz. ” diyerek yetkilileri uyardılar.
BASIN AÇIKLAMASI
MUÇEP Datça Meclisi 22.09.2020
Datça’da imar plan hükümlerine aykırı yapılaşma tehlikesi
Datça köy yerleşim alanlarındaki köy dokusunu bozacak, imar plan hükümlerine ve ilgili bakanlık görüşüne açıkça aykırı, yüzlerce konut üretecek 20’den fazla inşaat projesinin ruhsat alma tehlikesine karşı MUÇEP Datça Meclisinde oluşturulan “Çalışma Grubu” olarak aşağıdaki Basın Açıklamasını hazırlama ihtiyacı duyduk.
Datça’daki köylerin çevresini sıra sıra 35-40 m2’lik, köyle alakası olmayan, yüksek duvarlarla çevrili siteler içinde 1+1 konutlar kuşatmış durumda. Bu evleri alanlar daha çok dışarıdan gelenler, bu evlerde en çok 2-3 ay yaz tatilini geçirmek için geliyorlar. Bu yapılar yılın 9-10 ayı boş/atıl bekliyor! Bu evler, Yap-Satçı yükleniciler tarafından ya toprak sahipleri ile anlaşarak ya da bizzat inşaat firmaları tarafından köy içine alınan tarımsal topraklar satın alınarak yapılıyor. Geleneksel köy dokusu bu 1+1’lerle birlikte hızla yok oluyor. Bu evler, Çevre Düzeni İmar Planı (ÇDP) mevzuatını bile-isteye yanlış yorumlayıp, arkasından dolaşarak, müteahhitlere daha çok kâr sağlamaya yarıyor. Hepimiz biliyoruz ki bu yalancı bir saadet zinciri, başlatıcıları da yap-satçılar.
Köy dokusuna zarar veren bu kaçak yapılaşmaya içerisinde MUÇEP’li arkadaşlarımızın da olduğu Kent Konseyi, Datça Belediyesi nezdinde ilk itirazı yapmış ve Belediye de bunun üzerine (ÇŞB) Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’ndan konuya ilişkin görüş sormuştu.
17.08.2020 tarihli olarak ÇŞB’den beklenen yazı geldi. Yazıda ÇDP hükümlerine göre, 85 m2 taban alanını aşmamak üzere yapılacak en çok 2 katlı bir binada birden fazla bağımsız bölüm olamayacağı bildirildi. Belediye, Bakanlık yazısında belirtilen bir bağımsız bölüm olabileceği bildiriminin, henüz ruhsat almamış projelere uygulanmayacağını ama ruhsat hazırlık aşamasındaki projelerin ruhsatlandırılacağını açıkladı. Belediyenin bu yaklaşımı, telafisi mümkün olmayan “olumsuz” sonuçlar doğuracaktır. Bu uygulamanın köyde yaşayan yerleşik halkın ikinci yapı ihtiyaçları için ister 50 m2 ister 85 m2’lik 2 kat yapının yapılmasına engel olmadığını biliyoruz. Köyünüzde komşunuzun evini müteahhite sattığını ve 8 adet daire yapıldığını düşünün. Tavuğunuzu, horozunuzu, ineğinizi susturacaklar, susmayınca kaldırtacaklar, yanınızdaki komşu binada yaşayan en az 20 kişi çevresindeki mesela en az 4 parselin değerini azaltacak, çevredeki arsalar da değersizleşecek.
Belediye tarafından bu yap-satçıların ekonomik taahhütleri (ve iddia ettikleri kayıpları) gözetilerek, 20-25 projenin devam ettirileceğinin açıklanması ve ruhsatlandırılması, hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığının görüşüne ters ve hem de Datça’nın imar sorununu artıracağını ve Bodrum, Marmaris, Kuşadası gibi benzerleriyle kötülükte yarıştıracağını öngörebiliyoruz. Datça’nın Bodrum, hatta daha kötü bir yer haline gelmesi ihtimalini görüyor, bunu istemiyoruz. Betona teslim olan sahil kentlerindeki gelişme, kalkınma değil, halkın varlıklarının talan edilmesi olduğunu gayet net görüyoruz.
Bu konu Belediye Meclisi’nin Eylül ayındaki son toplantısında resmi gündem dışında konuşulmuş, aynı zamanda müteahhitlik ya da yap-satçılıkla iştigal eden parti gruplarının sözcülüğünü de yapan kişilerin, bir binada 1 bağımsız bölüm olabileceği yönünde bildirimde bulunan Bakanlığa karşı, “hiç değilse her binada 2 bağımsız bölüm konusunda hep beraber mücadele edilmesi”ni önerdiğini de üzülerek gözlemledik. Bu öneri, imar planlarının hiçe sayılmasıdır, yağmaya devam edilmesi demektir. Bu fikri olumlayan görüşlere, uygulamalara hukuki her türlü yol ve yordamla karşı çıkacağımızı ilan ediyoruz.
MUÇEP olarak daha iyi korunan, doğayla uyumlu, betonlaşmamış bir Datça’da birlikte yaşamak istiyoruz. Hukuka, uluslararası sözleşmelere, özellikle de imza koyduğumuz Barcelona Sözleşmesinin hukuki yükümlülüklerinin yerine getirilmesini, bu sözleşme gereğince 1990 yılından beri ilan edilmiş Datça-Bozburun Özel Çevre Koruma Bölgesi’nin korunması için kural koyan, koruma açısından eksikliklerinden bahsedilebilecek ÇDP hükümlerine uyulmasını da talep ediyoruz. Hukuka ve sözleşmelere aykırı davrandığı herkese karşı hukuk içinde tavır alacağımızı ifade ediyoruz. Tüm siyasi yapılara eşit uzaklıktayız ve hangi siyasi partiye ait genel veya yerel yönetim birimi aynı hukuksuz uygulamalara konu olursa, aynı şekilde tavır alıyoruz, alırız.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın Anayasa’dan başlayarak bir dizi temel hukuk kuralına aykırı davranmasına, bunun somut biçimi olan Muçev Ltd. Şti’nin bütün Türkiye’de olduğu gibi, Datça’da da kıyıları ticarileştirip, sadece parası olanların kullanabileceği yerlere dönüştürmesine karşı da mücadele yürütüyoruz. Bizim tutumumuz hepimize ait ortak varlık olan doğaya el konulmasına, özel mülkiyet konusunun kar etme aracı haline getirilmesine ve kamu olarak haklarımızın-varlıklarımızın gaspedilmesine karşı durmaktır.
MUÇEP İşleyiş Metni’nde ifade ettiğimiz, doğadaki canlı-cansız bütün varlıkların insan kadar varolma ve yaşama hakkına sahip olduğuna dair ilkemizi bir kez daha hatırlatıyoruz. Doğayı giderek tüketen egemen düşüncenin dünyayı sürüklediği sona, iklim krizi ile birlikte bir kez daha dikkat çekiyoruz.
MUĞLA CENNET KALSIN
MUÇEP Datça Meclisi 22.09.2020