22 Mayıs Dünya Biyoçeşitlilik günü nedeni ile, Muğla Çevre Platformu (MUÇEP) Menteşe Konakaltı Kültür Merkezi’nde basın açıklamasının yanı sıra, doğal sitlerle ilgili Dünya Bankası, BM, IUCN ve AP’ye çağrıda bulundu.
Muğla Menteşe Konakaltı Kültür Merkezi’nde gerçekleşen basın açıklamasına Muçep üyelerinin yanı sıra, Menteşe Belediyesi’nden yetkililer ve şehir plancıları katıldı.
Muçep adına Şamil Beştoy’un yaptığı basın açıklamasında, Çevre Şehircilik Bakanlığı’nın, Muğla Doğal Sit Alanlarını kapsayan “Dört Mevsim Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma” raporunun gerçekleşmesi halinde, korunan yaşam alanlarına vereceği zarar, tahribat ve imara açılma tehlikesine değinerek ” Muğla ilimiz, her yönden; doğal ve tarihsel açıdan çok zengin bir bölgede yer alıyor… Türkiye’nin en uzun deniz kıyısı olan ili… Hem Ege hem de Akdeniz’de kıyıları olan, onlarca medeniyetin gelip geçtiği bir bölge… Hal böyle olunca da iş, sadece yerel ve ulusal değil, küresel bir boyut kazanmakta! Sadece kendi bölgemize, doğamıza, kendi insanımıza değil, tüm dünyaya, dünyanın geleceğine karşı sorumluluğumuz var.” dedi.
BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK SÖZLEŞMESİ’NE, T.C DEVLETİ İMZA ATTI
Şamil Beştoy, Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’nün resmi sitesindeki (22-23 Mayıs 2015), Şanlıurfa Biyoçeşitlilik Sempozyumu Sonuç Bildirgesi’ni okudu. Bildirgede şu satırlar yer alıyor ““Biyolojik çeşitlilik, canlıların farklılığını ve değişkenliğini, içinde bulundukları karmaşık ekolojik yapılarla, birbirleriyle ve çevreleriyle karşılıklı etkileşimlerini ifade etmektedir. İnsanların başta gıda olmak üzere temel ihtiyaçlarını karşılamasında vazgeçilmez bir yeri olan canlı kaynakların temeli biyolojik çeşitliliktir. Diğer bir deyişle biyolojik çeşitlilik bir ülkenin biyolojik zenginliğidir. Dünyanın giderek azalan canlı kaynakları ve giderek kirlenen toprak ve su kaynakları dikkate alındığında, ülkelerin sahip olduğu biyolojik çeşitlilik, stratejik bir güç durumuna gelmektedir.
Birleşmiş Milletlere üye ülkeler tarafından, dünyanın karşı karşıya olduğu çevresel sorunlarla baş edebilmek için uluslararası seviyede işbirliği sağlanması gerektiği kabul edilmiş ve 1992 yılında Rio’da düzenlenen Dünya Zirvesinde iklim değişikliği, çölleşme ve biyolojik çeşitliliği konu alan üç temel çevre sözleşmesi imzaya açılmıştır. Bu üç sözleşmeden birisi Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesidir.
Ülkemiz Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’ni imzaya açıldığı 5 Haziran 1992 tarihinde imzalamıştır. Sözleşme, TBMM tarafından 29 Ağustos 1996 tarihinde 4177 sayılı Kanun ile onaylanmış ve onay belgesinin Birleşmiş Miletlere tevdisi akabinde14 Mayıs 1997 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşmeye bu güne kadar 193 ülke taraf olmuştur.
Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin üç temel amacını;
- Biyolojik çeşitliliğin korunması;
- Biyolojik kaynakların sürdürülebilir kullanımı;
- Genetik kaynakların kullanımından kaynaklanan faydaların adil ve hakkaniyete uygun paylaşımı oluşturmaktadır.
Biyolojik çeşitliliği en geniş muhteviyatta ele alan BM Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi’nin metninin kabul edildiği “22 Mayıs” tarihi BM tarafından “Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Günü” olarak ilan edilmiştir. Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi Sekreteryası tarafından her yıl Uluslararası Biyolojik Çeşitlilik Gününde ele alınacak bir konu belirlenmektedir…”
BAŞKA SÖZE GEREK YOK
Beştoy “Başka söze gerek yok, Türkiye Cumhuriyeti devletini ve hükümetini, en başta kendi taahhütlerini hiçe sayan bu ‘Dört Mevsim Ekolojik Temelli Bilimsel Araştırma’ raporunu geri çekmeye çağırıyoruz. MUÇEP olarak ve giderek güçlenerek, bölgemizi tüm doğal ve tarihsel zenginlikleriyle korumak için ne gerekirse yapacağız. Zor ve uzun bir yolda olduğumuzun farkındayız. Türkiye’nin henüz yasal ve meşru bir yolu bulunamadığı için bir türlü ranta açılamayan ve talan edilmeye uğraşılan bu güzide bölgesini, gücümüz yettiğince müdafa edeceğiz! Herkesi çocuklarının, torunlarının ve tüm insanların geleceğini yıkma ya da yapma konusunda öncelikle kendi vicdanlarıyla hesaplaşmaya davet ediyoruz!
Bu hesaplaşmayı uzun süre önce yaparak doğanın çağrısına uyan, doğa ve yaşam savunucuları Ali Ulvi ve Ayşin Büyüknohutçu’nun korkakça ve hunharca katledilmesini lanetliyoruz! Onları unutmayacağız! Uğruna ölüme gittikleri mücadelelerinin takipçisi olmaya devam edeceğiz!” diyerek, Muçep’in Dünya Bankası, BM, IUCN ve AP’ye çağrısını açıkladı.
MUÇEP’ten Dünya Bankası, BM, IUCN ve AP’ye çağrı
Muçep, geçtiğimiz günlerde Avrupa Komisyonu Parlamenterler Meclisi’ne de bir mektup yolladı. AKPM Sosyal İşler, Sağlık ve Sürdürülebilir Kalkınma Komitesi’nin Çevre Alt-komitesi bir sunum ve ortak değerlendirme toplantısı düzenleme kararı alarak bu başvuruya olumlu yanıt verdi. Şimdi de, Muğla Bölgesi doğa koruma alanlarında öngörülen koruma statüsü değişiklikleri ile ilgili olarak Dünya Bankası, BM (UNEP) ve IUCN’e (Uluslararası Doğa ve Doğa Kaynaklarını Koruma Birliği) başvuran MUÇEP’in Raporu şöyle: .
MUÇEP’ten tehlike altındaki türler raporu…
Tehdit/tehlike altındaki türler:
IUCN 2017 Kırmızı Listesi’ne göre;
Türkiye’deki tehdit altındaki tür sayısı (bitkiler): 650
Türkiye’deki tehdit altındaki tür sayısı (hayvanlar): 1810
Türkiye’deki tehlike altındaki tür sayısı: 388
MUÇEP Bilim Komisyonu tarafından hazırlanan “Muğla Bölgesi Önemli Doğa Koruma Alanlarında Biyolojik Çeşitlilik ve Tehdit Altındaki Türler” Raporunda, bu türlerin önemli bir bölümünün koruma statülerinde indirim öngörülen Muğla ilinde bulunduğu-yaşadığı saptandı.
MUÇEP Bilim Komisyonu Raporu’nda IUCN listesi alt kategorilerine göre tasnif edilen Muğla bölgesinde tehdit altındaki tür sayısı: 136. Bu türlerin tehdit sınıflarına göre dağılımı şöyle:
Düşük riskli (LC):75, Tehdite Yakın (NT): 14, Kritik (CR): 1, Nesli Tükenmekte (CE): 3, Tehlikede (EN): 19, Duyarlı (VU): 23, Yetersiz Verili (DD):1