Anasayfa » Çevre » “KARAADA DÜNYA YELKENCİLİK MERKEZİ OLMALI”

“KARAADA DÜNYA YELKENCİLİK MERKEZİ OLMALI”

CHP Muğla Milletvekili Prof. Dr. Nurettin Demir, TBMM’de düzenlediği basın toplantısında Yelkencilik Sporunu Ve Koylarımızın Yapılaşmaya Karşı Korunmasını Gündeme Getirdi
Bayşanslı giriş
 

CHP’li Demir; Ülkemiz, üç tarafı denizlerle çevrili bir kara parçasıdır. Denizlerimizden ne kadar yararlanıyoruz ? Deniz sporları başta olmak üzere, ülkemiz  denizcilikte hangi düzeyde? Barbaros’un çocukları olarak yelkencilikte neredeyiz? Sorularını yetkililere yönetti.

Demir ; ‘’Regetta da denilen yat yarışları, genel olarak yelkencilik olarak anılır. Yelkencilik rüzgarı, bulutları doğayı tanımamızı, anlamamızı sağlar. Takım halinde hareket etmeyi öğretir. Ekip olmayı, dayanışma ve paylaşmayı güçlendirir. Kişisel olarak da sorunlarla baş etmeyi öğretir. Birçok konuda özgüven kazandırır. Sorunun aşılmasında, çözüm bulmada birden fazla alternatifleri görmemizi sağlar. İnsanların çok kolaylıkla içine düşeceği ön yargı zayıflığından uzaklaştırır. Diğer sporlar dallarında olduğu gibi yelkencilikte vücudun duygusal enerjisini artıran adrenalini, mutluluğu arttıran endorfin gibi hormonların salgılanmasına da yardımcı olur. Kişinin genç, dinç ve zinde olmasına büyük katkı sağlar. Yelkencilik kişinin ruhsal iyileşmesine katkı sağladığı gibi, insanların fiziksel, zihinsel ve eğitsel gelişimine de katkı vardır. Yelkencilik matematik, fizik, coğrafya gibi kişinin eğitimine de önemli yere sahiptir. Yelkencilik özgüven, o anı yönetme, plan yapma, takım veya ekip ruhunu geliştirerek gözlem yapma, stratejik düşünme gibi birçok alanda kişilerin gelişiminde yardımcı olur. Bir yelken sporcusu diğer spor dallarına göre 300 kat daha fazla veriyi analiz edebilir. Bu yetenekleri, doğa, deniz, rüzgar, hedef, ani karar verme, rakipler, tekneler, zaman ve kişinin kendisidir.

Üç tarafı denizlerle kaplı ülkemizin tüm sahillerinde yüzlerce yelken kulübü vardır. Burada yetişen çocuklarımız Avrupa ve Dünya şampiyonları kazanmaya başladılar. Her ne kadar son yıllarda bazı yelken şirketleri Turizmde yaşanan olumsuzluklar nedeniyle ülkemizden çekilse de gelecekle ilgili umudumuzu korumak durumundayız.

Bodrum Yelkencilik alanında yıllardır büyük ve bireysel çabalarla hak ettiği bir merkez olmuştur. Bodrumda ilk kulüp ERA adıyla Erman Aras tarafından kurulmuş. Bu kulüp bugüne dek binlerce çocuğumuz ve gencimizi denizle, tekneyle tanıştırdı, kucaklaştırdı ve yelkenci yaptı.

Bodrum Yelkenciliği, birçok olanaksızlıklar, engellemelere karşın üretilen, her biri sanat eseri olan yelkenliler ve yatlar dünyanın pek çok ülkesinde örnek gösterilmektedir. Ziya Usta, Erol Ağan, Ethem ve İsmail Özyurt, Mercan Mehmet Nalbantoğlu, Kalimnos’lu Mehmet Usta ve daha niceleri unutulamaz, unutturlmamalıdırlar. Bodrum’da tekne yaptıran İngiliz, İtalyan, Alman; Fransız, Belçika ve Amerikalı denizciler yanında son yıllarda Ruslar da sipariş vermektedir. Sinan Özer’in Egeyat’ı dünya çapında bir firmadır. Bu sene Uluslararası düzeyde yapılan deniz festivali ve yalken yarışları duyarlığı, ilgi ve getirdiği ses ile yine dikkatleri çekmiştir. 19-21 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen The Bodrum Cup festival ve yelken yarışları 9 yıldır yapılmaktadır. Bu önemli festival ve yarışlar, evrensel açıdan sevgi sevgiyi simgeleyen bu çemberle doğayı korumanın ve insan ile doğa birlikteliğinin gücünü vurgulamaktadır. Denizciliğin gelişimine katkı sunan ve genç neslin yelken sporu ile tanışmasını sağlayan The Bodrum Cup, koyların ve denizlerin korunması konusunda da farkındalık yaratıyor.  Tüm bu özellikleriyle Türkiye’nin ve Bodrum’un gurur duyduğu bir organizasyon olan The Bodrum Cup, bölgedeki yat üretim teknolojisini de dünyayla entegre hale getiriyor. Güneş ve rüzgar turizminin öne çıkmasını sağlayan The Bodrum Cup, Akdeniz başta olmak üzere farklı rotalara ulaşmayı ve yurt dışında daha fazla yat çekecek girişimleri başlatmayı hedeflemektedir.

 

Gelin görün ki devletin ve hükümetin başta yelkenciler olmak üzere denizciliğe ve deniz sporlarına yeterince destek olamadığını görüyoruz. Bodrum’da birçok imkânsızlıklar içinde üretilen sanat eserleri dünyaya parmak ısırtıyor. Bu başarıda ne yazık ki devletin bir katkısı yok. Böyle ustalar, böyle yaratıcı kafalar başka bir ülkenin elinde olsa, baş üstünde taşınır, bir dedikleri iki edilmez, kendilerine her türlü destek sağlanırdı. Ama Türkiye’de hiçbir şeyin kıymetini bilmediğimiz gibi, böylesine bir gücün ve imkanın da kıymetini bilmiyoruz maalesef. Mesela Karaada’yı dünya yelken merkezi yapabiliriz. Tüm ülkelere, kendi kulüplerimize yerler verebilir, kamp ve eğitim yapma imkanı sağlayabiliriz. Adaya betonu sokmaz, tıpkı izciler gibi çadırlarda yatırırız gençleri. Yine çadırlarda dershanelikler, sosyal tesisler yapabiliriz. Böylece hem adayı ve doğasını bekleyen yatırım tehlikesinden koruyabilir ve hem de Bodrum’u dünya gençliğine ve denizciliğine tanıştırabiliriz. Böyle bir projenin kış turizmine, sezonu uzatma çabalarına ve Bodrum esnafına da büyük faydası olur. Yelkenciliğe ve deniz sporuna devlet desteği sağlanırsa alternatif turizm de, ekonomimize önemli katkılar sağlayacaktır. Hem Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı’nda koylarımızın   korunmasını   ve yelkencilik başta olmak üzere deniz sporlarına daha çok destek vereceklerini bekliyoruz’’ dedi.

 

Paylaş