Bodrum ekonomisi, gayrimenkul ve turizm yatırımlarının konu alındığı “Bodrum Ekonomi Zirvesi” ne; vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının ve Bodrum Kent Konseyi’nin çarpık yapılaşma ve doğanın tahribatı ile ilgili soruları ve eleştirileri damga vurdu.
Hürriyet Gazetesi tarafından Nef İnşaat ve Çağdaş Holding sponsorluğunda, Bodrum Belediyesi’nin katkılarıyla düzenlenen Ekonomi Zirvesi, sabah saatlerinde Konacık Mahallesi’ndeki Herodot Kültür Merkezi’nde başladı. İki oturum halinde gerçekleştirilen panelin, Kentsel Strateji Kurucu Ortağı Faruk Göksu’nun moderatörlüğünde gerçekleşen ilk oturumunda Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, Nef İcra Kurulu Başkanı Erden Timur, Çağdaş Holding İcra Kurulu Üyesi Dağlarca Çağlar ve Servotel Yönetim Kurulu Başkanı Ömer İsvan konuşmacı oldu.
HIZLA BETONLAŞMA
Gerçekleşen ilk oturumun soru cevap bölümüne vatandaşlar, Peynir Çiçeği Gönüllüleri Derneği, Bodrum Kent Konseyi Başkanı ve üyeleri gerek yatırımcılara, gerekse Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon’a sorular yönelttiler. “Bazılarımız çok güzel şeyler söyledi, altına imzamızı atabiliriz. Ama söylem ve eylem uyuşmadığı zaman üzüntü kaynağı oluyor”diyerek: “Besa Firması tarafından Gündoğan Çetili Burnu’nda denize dökülen 32 dönümlük hafriyat ve üzerine yapılan yasa dışı inşaat, Mef’in Gökçebel’de yaptığı inşaat forotoğraflarla gösterilerek soruldu.
İlk olarak söz alan ÖDP Bodrum İlçe Başkanı Mehmet Çilsal, son günlerde tartışılan Gökova Körfezi’ndeki SİT değişikliğine değinerek, değişikliğinin kıyı alanları ve arkeolojik SİT alanlarında yapılaşmaya yol açacağını savundu. Çilsal sözlerinin devamında şunları söyledi:
“Ben burada işadamlarına şunu soruyorum; bazı arazilerimiz geçtiğimiz 10 yıl içerisinde isim vermeden söylüyorum, doğal SİT koruması altında olduğu için halkın kullanamadığı bir sürü arazi, bir takım önemli işadamları tarafından satın alındı. Bu insanları tanıyorsanız, ‘Bodrum’un geleceği ile oynamayın, bu arazilerde betonlaşan yatırımlar yapmayın’ diyebilir misiniz? Bir de kıyı ve deniz alanlarımız ile ilgili Türkiye’nin çok önemli bir holdingi Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ile olan ilişkisiyle Kıyı ve Deniz A.Ş. kurdu ve başta Muğla ve Türkiye’nin kıyı ve deniz alanlarını pazarlayacak, yönetecek. İşadamı olarak bunları yapmayın, etmeyin diye etkileyebilir misiniz? Ve belediyemiz nasıl önlem alabilir?”
İzleyiciler arasında bulunan tiyatro sanatçısı Hüseyin Akşen de “Keşke konuşmacılar arasında bir sanatçı da bulunsaydı. Bodrum estetik bir yer ve bu estetik yerde, bu inşaatları yaptıkları yerde bir sanat altyapısı yapmayı düşündüler mi? Ben hiç görmedim. Bodrum’un buna çok ihtiyacı var. Ya da, sadece kültür merkezi olacak ve adınızı verebileceğiz bir mekan yapabilirsiniz” diye konuştu.
Hakan Kutluyürü isimli bir başka katılımcı da yeni projelerin Bodrum’un mimari yapısına uygun olmadığı eleştirisinde bulunarak şunları söyledi:
“Burada estetik yapıdan konuşuldu, projelerin ödüllü mimarlara çizdirildiği ama genel anlamda uymadığı söylendi. Ben Dağlarca beyin söylediğine katılıyorum fakat şunu sormak istiyorum; Bu yeni yapılan projelere baktığınız zaman, Bodrum’un kendi estetik yapısına uygun olmayan, İstanbul kafasına göre yapıldığı görülüyor. Bodrum’a neredeyse Fransız balkon yapılacak. Bu projeler çizdirilirken Bodrum’un estetik yapısına uygun mu, değil mi diye bakılıyor mu? Görüntü itibariyle bakılmıyor gibi. Bunu öğrenmek istiyorum.”
Emlak sektöründe çalışan Eda Ceylan da “Benim sorum Dağlarca beye. Doğayla barışık, peyzaja çok önem verdiğiniz imalatlar yapıyorsunuz, tamam. Güzel doğası olan Bodrum’un tam ortasında, yakından ve uzaktan rahatça görülebilecek bir konumda, Ortakent Yalıkavak Yolu üzerinde, Dağbelen köyümüzün denize bakan ön yüzünde dağın gelmiş olduğu son durumu görüyorsunuz herhalde. Ben dağın üzerimize düşeceğinden çok endişe duyuyorum. O görüntü bozukluğu için ne düşünüyorsunuz? Çünkü o Yarımada’nın her yerinden görülebiliyor. Bütün dağın yarısı yok olmuş durumda” eleştirisinde bulundu.
Bodrum Kent Konseyi Başkanı Mustafa Demiröz “Bahsettiğiniz tarzda kıyısal dönüşümlerde geldiğimiz noktanın herkes tarafından bilindiğini varsayıyorum. Mavi ile yeşilin uyumunun ne kadar önemli olduğunu söylediniz ama burada mavi ile yeşilin uyumuna beyaz betonu koymak uyumu bozar mı bozmaz mı diye soruyorum. Otantik destinasyon olarak Bodrum’un önemine vurgu yaptınız. Bu kadar barınma ihtiyacı düşünülerek yapılan konutların aşırı göçe yol açıp, bu otantik destinasyonu elde tutmamızı sağlar mı, sağlamaz mı? Ekonomi ve ekoloji derken genellikle devlette de aynı tarz söylemleri görüyoruz, koruma ve kullanma dengesi öne sürülerek yapılan bir çok yatırımın kullanma ortaya konduğu anda korumanın da ortadan kalktığını biliyoruz. Bu kadar yatırımla birlikte gelen atık, çöp, kanalizasyon gibi sorunları çözecek mercii olarak sadece devleti veya yerel yönetimleri mi görüyoruz? Yoksa buraya bu yatırımları yapmak isteyen yatırımcıların da bu sorunları çözümünde katkısı olacak mı?” sorularını yöneltti.
BAŞKAN “YEREL MÜCADELE ETMELİ”
Katılımcıların yönelttiği bu eleştirilere Bodrum Belediye Başkanı Mehmet Kocadon, “Bu olaylar buraya nasıl geldi, neden sadece yerel suçlanıyor, yerelin elindeki yetki ne? Ben Bodrum Belediyesi olarak yetkilerimi kullanabildiğim kadar kullandım. Ama yerelin gücünü elinden alırsanız, bu sonuçlar yaşanır. Yerel ve sivil toplum örgütleri bu yeri korumak için mücadele vermeli” dedi.
ERTUĞRUL ÖZKÖK’E GÖKOVA SORGULAMASI
İkinci oturumda gazeteciler, ekonomi yazarları panelist olarak yer aldı. Gazeteci Erğtuğrul Özkek’ün geçtiğimiz günlerde Gökova Paftası’nın doğal sitlerinin onanması ile ilgili olumlu görüşlerini içeren köşe yazısına ise, aynı zamanda Bodrum Denizciler Derneği Başkanı olan Mustafa Demiröz “talihsiz yazınız bizleri çok rahatsız etti. Mavi Yolculuk bir marka oldu ise, koylarımızın yeşili ve bakirliği nedeni ile oldu. Savunduğunuz doğal sit dereceleri kararı ile, bu büyü kalmayacak , yapılaşmanın önü açılacak ve mavi yolculuk ölecektir” dedi. Özkök ise maksadının bu olmadığını, sadece vatandaşın devletin denetimindeki imar ile, düzgün ve kaçak olmayan evlerini yapabileceğini kastettiğini söyledi. Demiröz “bizim vatandaşın evi ile ilgimiz yok, sorunumuz adrese teslim yapılan arazi tahsisleri ile ilgilidir. Bilimsel temelli rapor adı altında yapılan derecelendirmede , ne gariptir ki kesin koruma alanlarının ortasında, 3. dereceye tekabül eden sürdürülebilir alanlar yaratılmış. Besbelli ki, bu bir adrese teslim tahsistir. ” şeklinde cevap verdi.