Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada eşi Nazife Gedük’ü kasten öldürme suçu nedeniyle Mehmet Salih Gedük’ün yargılanmasına devam edildi.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği üyelerinin ve Muğla Barosu adına vekiller Av. Evrim İnan, Av. Merih Meltem Anayaroğlu, Av. Ruhan Bacacı’nın katıldığı duruşmanın ardından yapılan basın açıklamasını BKD adına Figan Erozan yaptı. Karar duruşması 3.3.2021 saat 11.30 da görülecek.
BASIN AÇIKLAMASI
Fail koca Mehmet Salih Gedük, öldürdüğü eşi Nazife Gedük’ün itibarını sarsacak ve eşinin kadın kimliğine yönelik aşağılayıcı bir niteliğinde savunma yapmış olsa da, duruşmada dinlenen görgü tanığı, fail koca Mehmet Salih Gedük’ün savunmalarını bertaraf etmiştir.
Bugünkü tanık ifadesinden de anlaşıldığı üzere, Nazife Gedük, daha önce de eşi tarafından öldürülmekle tehdit edilmiş olup, yaşadığı ev ortamında sürekli olarak aşağılanmış ve sadakatsizlik ile suçlanmıştır. Fail koca Mehmet Salih Gedük, Nazife Gedük’e yaşattığı şiddet sarmalını, mahkeme salonunda kendisini aklamak için gerekçe olarak kullanacak şekilde savunma yapmıştır. Kullandığı bu yöntem ile işlediği suçtan en az cezayı ya da ceza almadan kurtulmayı hedeflemiştir.
Faillerin bu gerekçeleri öne sürmeleri münferit veya tesadüf değil. Tam tersine uyguladıkları şiddetin mahkeme salonlarında savunulmaya devam edebilecekleri yönündeki planlı stratejileridir.
Failler, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi ya da bilinen adıyla İstanbul Sözleşmesi ve mevcut yasal düzenlemelerde yer alan yargılama şartları ile yargılanmamaları ve yasada var olan cezaların uygulanmaması nedeniyle, bu suçları işlemekte adeta cesaretlendiriliyorlar.
Bu nedenle indirim hükümlerini ve veya cezasızlığı beraberinde getiren ayrımcı ve şiddeti meşru gösteren savunma yöntemlerine kolaylıkla başvurabiliyorlar.
Ülkede her gün 4 kadın mevcut ya da eski eş/partner tarafından öldürülüyor.
Faillerin mahkeme salonlarında, kadınları aşağılayan, kadınlara yönelik ayrımcılık üzerine inşa edilen söylemler ile işledikleri suçu meşru gösterme eylemlerine hukuksuzca ve savunmanın kutsallığı marifetiyle izin verildiği müddetçe, kadına yönelik erkek şiddetinin yargı eliyle sonlandırılması mümkün olmayacaktır. Bu nedenle erkek şiddetini cinsiyetsiz bir usulde yargılamak mahkemelerin asli görevidir.
Bugün, Muğla Barosu’nun davaya katılma talebinin heyet tarafından, suçtan doğrudan zarar görmediklerine dair reddedilmesi, hepimizin bildiği ancak asla kabul etmeyeceği diğer bir konu.
Kadına yönelik şiddete karşı mücadele eden kadın örgütlerini ve baro gibi hak temelli mücadele eden meslek örgütlerinin Türkiye’de her gün 4 kadının öldürülmesi karşısında doğrudan zarar görmediklerini iddia etmek, yargının zarardan ne anladığını, kadına yönelik erkek şiddetinin toplumsal bir sorun olarak görmediklerini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Kadına yönelik erkek şiddeti münferit değil, sistematiktir. Sistematik şiddet ise bireysel değil toplumsal bir süreçtir. Dolayısıyla bir kadının öldürülmesi aynı zamanda bütün kadınların zarar görmesi demektir. Mahkemelerde görevli olan hakim ve savcılar, kadına yönelik sistematik erkek şiddetini görmezden gelme haklarına sahip değiller. Hakimler ve savcılar Türkiye’nin bağlı bulunduğu uluslararası sözleşmeler ve ulusal yasalara bağlıdır.
Yaşasın Feminist Mücadelemiz!
#ErkekAdaletDeğilGerçekAdalet
#NazifeGedükİçinAdalet
#CinsiyetçiYargılamayaİtirazEdiyoruz
#KadınaYönelikŞiddeteKarşı #İstanbulSözleşmesiniUygula