Bir televizyon kanalına konuk olup, referandum sonrasına yönelik görüş ve önerilerini paylaşan eski CHP Genel Başkanı Deniz Baykal hayır bloğunun dağılmaması için daha şimdiden CHP nin, Cumhurbaşkanı adayını belirlemesi gerektiği söyledi.
Sosyal medyada bu konuya ilişkin paylaşımlara baktığımda yine o hep bildik söylemler ve önyargılı değerlendirmelerle karşılaştım.
Deniz Baykal’ın çelişkili tespit ve belirsiz önerileri bir yana, asıl ilgi çeken durum, yorum yapanların, Baykal’ın ne söylediğinden çok kendilerindeki Baykal fobisini öne çıkaran yaklaşımlarıydı.
Bir insanı beğenmiyor, sevmiyor, hatta nefret ediyor olabilirsiniz.
Ancak bu durum, onun her söylediğinin yanlış, her tespitinin hatalı, her duruşunun yakışıksız olacağı anlama gelmez.
Belli ki, Sayın Baykal, yeni dönem Cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik önerilerine yeterince yoğunlaşamamış. Yoksa yılların kurt politikacısı Baykal, aynı konuşmanın içinde birbiriyle çelişen önermelerde bulunmazdı.
Her şeye rağmen programı dikkatlice izlemiş olanlar şu ayrıntıyı gözden kaçırmamışlardır. “Benim böyle bir talebim yok” dese de Sayın Baykal’ın çizdiği aday profilinin tıpa tıp kendisi olduğu görülüyordu.
Fakat bu yaklaşımı da ben doğal karşılıyorum. Bu kadar uzun zaman CHP Genel başkanlığı yapmış birinin kendisini böyle bir göreve uygun ve de layık görmesi de yadırganamaz.
Bir kere şu tespiti bence dikkate alınmalıdır.
“Yüzde 49 bileşenlerinin bu birlikteliğinin devam etmesi isteniyorsa, bu projenin lokomotifi olarak görev CHP ye düşmektedir. Kemal Kılıçdaroğlu; ya adaylığını açıklamalı ya da partiyi en kısa zamanda kurultaya götürüp, aynı zamanda Cumhurbaşkanı adayı da olacak Genel Başkan adaylarının ortaya çıkmasının yolunu açmalıdır.”
Kişisel olarak, geçmişte CHP yi baraj altında bırakan, karnesinde kaset kırığı olan Sayın Baykal’ın bu kesimin Cumhurbaşkanı Adayı olmasının pek doğru ve de olanaklı olduğunu düşünmüyorum.
Ancak Baykal’ın referandum sonrası Türkiye konusundaki bu önerisinin tartışılmasından yanayım.
Ayrıca adayın mutlaka örgütten gelen biri olması ve tüm bileşenleri toparlayacak bir politik derinliğe ve vizyona sahip olması gerektiği konusundaki tespitine de katılıyorum.
Katılmadığım; hem Ekmelettin İhsanoğlu’nda yapılan yanlışa düşülmemesini söyleyip, ardından da “Abdullah Gül’ün adaylığı da düşünülebilir” şeklindeki yaklaşımıydı.
“Cumhurbaşkanı adayının mutlak surette CHP Genel Başkanı olması gerektiği” fikrinin de çok tartışılacağı ortada.
Erdoğan’ın hem parti genel başkanı, hem de Cumhurbaşkanı olmasının toplumda yaratacağı huzursuzluk, bürokraside yaratacağı karmaşa ortadayken, Baykal’ın ısrarlı partili Cumhurbaşkanlığındaki ısrarını da pek anlayabilmiş değilim.
Her ne kadar “Bizim göstereceğimiz aday, en başından seçildiği anda partiyle ilişiğini keseceğini beyan etmeli, mevcut yeni anayasa değişiklikleriyle kendisine verilen yetkileri kullanmayacağını vaat etmelidir.” Dese de, bu önerinin tartışılmasına bile karşı çıkarak,” başka yol yoktur” iddiası çelişkili ve çok iddialı ifadeler.
Aslında CHP nin bir değişime ihtiyacı olduğu gerçeğinden hareketle Baykal’ın bu konuyu gündeme getirmesi bence olumlu bir yaklaşımdır.
Yalnızca CHP içerisinde değil, toplumun büyük çoğunluğu tarafında tartışılmasında yarar vardır. Hatta bu konuda arama konferansı, çalıştay türü toplantılar düzenleyerek “Referandum sonrası Türkiye” nasıl olmalıdır? Sorusuna cevap aranmalıdır.
Sayın Baykal, biraz kendisini tarif etse de, fitili ateşlemiştir.
Ona kızmak yerine, herkes fikrini açıkça söylemeli, bu tartışmaların sonucunda doğru ve gerçekçi yöntemin ne olacağına karar verilmelidir.
Deniz Baykal’ın ne söylediğinden çok, geçmişte ne yaptığıyla ilgilenenler, Ekmelettin İhsanaoğlu’na gösterdikleri kadar bir hoşgörüyü niye ona göstermezler ki!
Kaldı ki Deniz Baykal da herkes kadar bu görevi yerine getirecek kapasite ve liyakata sahiptir. Geçmişte partiye yaptığı hizmetler, politik birikimi ve en önemlisi de bu yaşta hala diyaog arayışı içerinde olması ve ülke sorunlarına yönelik kafa yorması bile onu alternatif aday yapmaya yeter.
Sayın Baykal umarım böyle bir göreve talip olmaz.
Ama ne olur, kişileri bu kadar kolay harcamayalım. Önyargısız söylediklerine, fikirlerine kulak verelim, önerilerinden uygun olanları dikkate alalım.
Eski bir genel başkan, partiye emek vermiş, hizmet etmiş biri olarak, her şeye rağmen hak ettiği saygıyı da gösterelim.
AYHAN ONGUN(Gazeteci-Yazar) 02.04.2017/BODRUM