Sevgili Korona,
Yaşamımıza hoş geldin.
Yakın zamanda iklim felaketi koskoca bir kıtayı baştan aşağı yaktı, seller, fırtınalar milyonlarca insanı öldürdü, aç çıplak sokakta bıraktı, savaşlara ve sınırlarda telef olmalarına neden oldu… ancak senin kadar etkili olamadı.
Niye biliyor musun?
bostancı escort
ataşehir escort
anadolu yakası escort
pendik escort
kurtköy escort
maltepe escort
kartal escort
anadolu yakası escort
antalya escort
antalya escort
ankara escort
ataşehir escort
kadıköy escort
bostancı escort
escort bostancı
kartal escort
escort kartal
escort maltepe
maltepe escort
escort pendik
ataşehir escort
kadıköy escort
pendik escort
maltepe escort
kartal escort
Çünkü o felaketler hep “başkalarının” başına geliyordu. Yanan koalalar, evsiz inanlar, acı çeken çocuklar, evet hep “ah ah vah vah”dı ama biz güvendeydik, bize bir şey olmazdı.
Artık insanlar kökten çözümün ilkel tedbirlerle değil, ancak tüm düzenin kökten değişerek günlük alışkanlıkların derinlemesine sorgulanmasıyla gelebileceğini anlayacaklar.
Dünyanın sonunu getiren hırs ve şiddetin “kötü” insanlarca biz “iyi” insanlara uygulanan bir eziyet olmadığını, hepimizin içinde saklı durduğunu anladığımızda, insan dışındaki tüm hayvan ve canlılara “insan ile aynı düzlemde” olduklarına inanarak yaklaştığımızda değişim başlayacak.
Şiddet tabağımızda başlıyor. Yediğimiz “dana kıyma” veya “oğlak” veya “beybi ahtapotun” insanlarla aynı yaşam hakkında sahip olduklarına, hayvanlara da -aynı çocuklara ve kadınlara olduğu gibi- eziyet etme ve öldürme hakkımız olmadığına inandığımızda iyiye gidiş başlayacak.
Onun için Sevgili Korona,
Biz şimdi uslu uslu ellerimizi güzelce yıkamaya, her türlü toplantıyı, etkinliği iptal etmeye, gölgemizden korkmaya devam edeceğiz ve sıcaklar başlayıp, sen gücünü yitirdiğinde, seni hemen unutup tekrar “ekonomi”, “güvenlik”, “savaş” gibi önemli konulara odaklanacağız…
Ta ki “Covid– 20 “ salgınının ilk haberini duyana dek…
Yaman Olgaç