Genelde çevre sorunları ve hak merkezli yazılar yazıyorum. Biraz garibime gidiyor ama bu kez kendime ait bir sağlık sorunu yazısı yazacağım. Sosyal sorumluluk gibi bir durum hissettim aslında. Efendim uzun bir süredir gece terlemeleri, ateş basması, sürekli yorgunluk, değişik ağrılar, ağız kuruluğu, yutkunma sorunları, kalp çarpıntısı gibi dertlerle boğuşuyorum. Her birinin ayrı nedeni olabileceği gibi biraz sonra anlatacağım doktorların toptancı bir yaklaşımla baktığı gibi bu sorunlara depresyon belirtileri demekte mümkün tabii ki. Bunca ölüm, haksızlık ve korkunun hüküm sürdüğü bir ülkede, her dakika akıl fikir katliamı yaşanan bir Bodrum Cumhuriyetinde; zaman zaman kızgın, üzgün ve dahi ağlamaklı olduğum doğru. Ancak depresyonda değilim. Nasıl biliyorum derseniz; emekli olduğumda ve kadın dayanışmasının yan etkisi olarak birkaç kez yaşadım da ondan. Neyse böylece sorunları ayırdım. Uzmanlaşmanın önemine binaen bir sıralama yaptım.
Önce, “menopoza gireli beş yıldan fazla olsa da etkileri görülür” sözleri üzerine Kadın Doğuma gittim. Kan testleri, mamografi (çektirmek istemesem de mecbur kılıyorlar) ultrason, simir testi, sonuç pırıl pırıl. Ancak gece terlemeleri, ateş, çarpıntılar devam. Kadın Doğumcu “Depresyondasındır” dedi. Bende “Hayır” dedim.
Değişik ağrılarım için Nöroloğa gittim. Kan testleri ki sağ olsun nörolog bursella testi bile yaptı. Sonuç; D vitamini azlığı ve röntgende boyun ve belde hafif kaymalar var. Ama egzersiz ve zayıflama ile çözülür. “Ağrılar ne peki? “Depresyondandır” dedi Nörolog. Bende “Hayır” dedim.
Yutkunma sorunu çekiyorum. Küçük bir ilaç içsem takılıyor gibi. Bodrum Acıbadem Hastanesi Gastroentoloji Polikliniğine gittim. Daha önce endoskopi yaptırtmıştım, Reflüm var. Ama eski hikâyenin hükmü yok. İlla endoskopi istedi doktor. Eşimle konuştuk. Boşuna bir işlem ama doktor sert şekilde “yaptırmazsanız da boğazınızda bir sorun varsa” diye korkuttu ya. Ya varsa? Hadi dedim yaptıralım. Bu ayrı bir yazı konusu Bodrum Acıbadem’e ve doktora saygılar, sevgiler deyip sonuca bakalım, pırıl pırıl. Yutkunma sorunum devam. Reflü tamamda, doktor “Depresyonda olabilirsiniz” dedi. Bende “Hayır” dedim.
Tüm sıkıntılarım devam ediyor ben kendimi tanıyorum depresyon değil diyorum. Ama insan arada acaba diyor, inat etmesem ilaca başlasam rahatlar mıyım? Böyle düşüncelerle boğuşurken son kez Devlet Hastanesi Dâhiliyeye gitmeye karar verdim. Dr. Sezer Açıkgöz’den randevu aldım. Daha ben sorunu söyleyip, geçmişi anlatınca teşhisini koydu. Kan testleri ile de doğrulandı. İki adet antikor testi ile sorunlarımın kaynağı bulunmuştu. HAŞİMATO* hastasıydım. Depresyondan sıyırmıştım ama nasıl bir belaya bulaşmıştım.
Haşimato daha çok kadınlarda görünen, bağışıklık sistemimizin tiroit hücrelerinizi düşman görerek ona saldırdığı “otoimmün” bir hastalık. Sizi koruması gereken sistem kendi bedeninin hücrelerini yok etmek için anti TPO, anti TG adı altında antikor dediğimiz savaş başlıklarını üretiyor. Bu ateş altında tiroit bezinizin hormon üretiminde kafası karışıyor. Sorunlar başlıyor. Benimde kafam karıştı. Her gittiğim doktor tiroit değerlerime bakmış hep normal sınırlarda çıkmıştı. Sezer bey, tiroit bezinin çalışmasının bozulup “hipertiroidi” ya da “hipotiroidi” olması için zaman olduğunu, tiroit bezim ve bağışıklık sistemim arasındaki savaşta tiroidimin bir şekilde kaybedeceğini ancak bunun ne zaman ortaya çıkacağının bilinmediği için arttık kontrol altında olmam gerektiğini, ancak koşullar oluşunca ilaç verilebildiğini söyledi. Yani artık ağrılarım, yutkunma sorunum, yorgunluğum, ateş basmalarım benim bir parçam ve onlarla yaşamaya mecburum. Hatta daha kötü günler bekliyor beni. Ancak tüm bunlara karşı bende bir sevinç sormayın. Çünkü TEŞHİS kondu. Hem de doğru teşhis. Teşekkürler Sezer Açıkgöz.
Şimdi diğer doktorlara gitmekle geçirdiğim onca stresli, boşa geçmiş zaman, harcanan onca para, yazılan onca gereksiz ilaç ne olacak? DEPRESYON burada başlıyor. Neyse bu konu çok su kaldırır, benim de yerim bitti. Son sözüm kadınlara. Kadınlar, özellikle orta yaş ve üstü olanlar tiroit bezi vücudun orkestra şefi imiş. Kabızlıktan saç kırılmalarına her şeyde parmağı var. Benzer sorununuz olduğunda, tiroit değerleriniz düzgün bile olsa bu iki antikor testini (anti TPO, anti TG) ısrarla isteyin ki benim yaşadıklarımı tecrübe etmeyin. Bu arada doğum, menopoz gibi stres yaratan durumlar ve depresyon bu hastalığa neden olabiliyor. Bu kadar söz ettik depresyonun hakkını yemeyelim.
GÜLCİHAN EROL
*Bu hastalığı bulan ve adını veren Japon bilim insanı.