Eğitim Sen; Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından seminer çalışmalarının ikinci haftasında öğretmenlere verilen tek gündem ve tek kitaplı seminer başlığı dayatmasına “ideolojik arka planı herkes tarafından bilinen bir ismin, AKP’nin siyasi ihtiyaçları doğrultusunda tek başlık olarak belirlenmesi, bu kitabın öğretmenlere dayatılması kabul edilemez” diyerek, basın açıklaması yaptılar.
SEVGİLİ EĞİTİM EMEKÇİLERİ
Öğretmenlere Tek Kitaplı, Tek Gündemli Seminer Dayatmasını Kabul Etmiyoruz!
AKP iktidarında Türkiye bir İslam Devleti olma yolunda hızla ilerliyor. Ülkemizi dinsel kurallarla yönetmeye kararlı bu iktidar, eğitimi ve hukuku din temellerine dayandırmaya, toplumsal yaşamı din kurallarına göre düzenlemeye ve dini siyasete egemen kılmaya çalışıyor.
Bugüne kadar öğretmenlerin düşüncelerine, taleplerine, iradelerine önem vermeyen, “Ben yaptım oldu” diyerek hareket etmeyi kendisine ilke edinen Milli Eğitim Bakanlığı, bu tavrını seminer çalışmalarında da sürdürüyor. Konu başlıklarının belirlenmesinden, tartışma materyallerinin seçimine kadar Bakanlığın hangi kriterlerle hareket ettiği, bu konu başlıklarıyla eğitimin hangi sorunlarına çözüm üretilmek istendiği belli değildir. Belli olan tek şey, MEB’in seminer çalışmalarını dahi AKP’nin siyasi çıkarlarına hizmet edecek şekilde oluşturmuş olmasıdır.
Din Öğretimi Genel Müdürlüğü tarafından seminer çalışmalarının ikinci haftasında, ilkokul, ortaokul ve liselerde görev yapan öğretmenlerimiz için tek gündemli ve tek kitaplı bir seminer başlığı belirlenmiştir. Nurettin Topçu’nun “Türkiye’nin Maarif Davası” adlı çalışması tüm Türkiye’de öğretmenlere dayatılmıştır.
Nurettin Topçu’nun bu kitabında ” Cumhuriyet eğitiminin anarşi ve isyan getirdiği,dine dayalı bir eğitim anlayışının benimsenmesi ve din derslerinin bütün kültür derslerinin içinde verilmesi gerektiği, kız ve erkeklerin ayrı okullarda okumasının kaçınılmaz olduğu” gibi bilgiler yer almaktadır.Ayrıca Nurettin Topçu’ya göre “Kadın hürriyeti kadını yalnız bırakmış,harf devrimi milli bağları parçalamış ve okuma yazma bilenlerin sayısı arttırıldıkça öğretim, değerinden kaybetmiştir.”
Topçu “tarikatları ise, asırların arasında tâ kalbinden kemiren şerîr kuvvet Alevîlik olmuştur” diyerek Alevilerden “şer kuvvet” olarak bahsetmiş ve onları “bozuk zihniyetli” olarak nitleemekten çekinmemiştir.
Hasan Ali Yücel, Fakirt Baykurt gibi eğitimcilerinin adının anılmayarak Nurettin Topçu’nun “Türkiye’nin Maarif Dâvası” kitabının seminer konusu yapılması dinci eğitime tarihsel dayanak sağlamak içindir. Bu eser, iktidarın “en az 3 çocuk”, “annelikten kaçınan eksiktir, yarımdır” sözüne uygun olarak kadının toplumsal yaşamdan dışlandığı, karma eğitime son verildiği bir ortamın varlığı için de gündeme getirilmiştir.
Başta Nurettin Topçu ve eseri olmak üzere, siyasal yelpazenin farklı yerlerinde duran, düşünceleri onaylanmasa dahi ırkçı, ayrımcı ve nefret dili kullanmamış her fikir insanı üzerine bu ülkenin eğitim emekçileri elbette tartışma yürütebilir, eleştirebilir. Ancak, ideolojik arka planı herkes tarafından bilinen bir ismin, AKP’nin siyasi ihtiyaçları doğrultusunda tek başlık olarak belirlenmesi, bu kitabın öğretmenlere dayatılması kabul edilemez. Kaldı ki eğitim hizmetinin her kademesi sorunlar yumağı haline dönüşmüşken, eğitim emekçilerinin sorunları her geçen gün artarken MEB’in böylesi bir dayatmaya gitmesi, eğitim politikalarında neye öncelik verildiğini de göstermektedir.
Eğitim Sen olarak belirtmek isteriz ki seminer çalışmaları, eğitim hizmetinin eşitlikçi, özgürlükçü, demokratik ve laik biçimde örgütlenebilmesini dert edinmeli, eğitimin temel bileşeni olan öğretmenlerin iradeleri doğrultusunda belirlenmeli ve tek tipçilik dayatmalarından çıkarılmalıdır. Bu ve benzeri uygulamalara son verilmeli, AKP eğitimi kendi ideolojik ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirmekten vazgeçmelidir.