Amerika’da faaliyet gösteren Enerji Ekonomisi ve Finansal Analiz Enstitüsü tarafından yayınlanan enerji raporu Türkiye’yi yeni teşviklere dayalı mevcut stratejisi hakkında uyardı. “Linyite dayalı enerji politikası elektrik fiyatlarını yüzde 29 artırabilir”
Raporda, Türkiye’nin yeni linyit yatırımı planları ile enerji politikasında büyük bir hata yapma riski ile karşı karşıya olduğu savunuldu.
Enerjide Yol Ayrımı adlı raporda, hükümetin izlediği linyit yatırımlarını arttırma planının, kamu teşviklerinin maliyetini 1.1 milyar dolar ile 2 milyar dolar arasında arttırabileceğini, bu artışın da elektrik fiyatlarına yüzde 19 ile 29 oranında artış olarak yansıyabileceği belirtiliyor.
Rapor hakkında açıklama yapan IEEFA Danışmanı, Ekonomist Pelin Yenigün Dilek, “Türkiye bir yol ayrımında. Ya eski fosil yakıtlara dayalı ekonomiye yatırım yapacak, ya da yeni teknolojilere yönelecek.” diyor.
IEEFA Kaynak Planlama Yöneticisi ve raporun yazarlarından David Schlissel ise “Bu kolay bir tercih. Yollardan biri kömür odaklı Dünya’nın terk ettiği bir teknoloji anlamına gelirken, diğer patika ise gücünü yenilenebilirden alan daha sürdürülebilir bir ekonomi demek” diye ekliyor.
Türkiye kamuoyunda, daha iyi bir enerji güvenliği ve enerji çeşitliğini arttırma konusunda güçlü bir fikir birliği bulunuyor. Ancak, Rapor, bu hedeflere nasıl ulaşılacağı konusu ise belirsizliğini koruduğunu ortaya koyuyor.
Raporun da yazarlarından olan Ekonomist Pelin Yenigün Dilek’e göre “Ancak, yöneticiler, ülkeyi yeni linyit termik santralleri ile fosil yakıt ekonomisine geleceğini kilitlemek ile gücünü yenilenebilir enerjiden alan sürdürülebilir bir enerji ekonomisi konusunda bir tercih yapacaklar”.
Rapor’da, Türkiye’nin güneş ve rüzgar potansiyeli ile enerji verimliliği konusunda atılabilecek olan adımların, ekonomik olarak kömürlü termik santrallere göre çok daha verimli ve avantajlı çözüm olduğu ifade ediliyor.
Dünya çapında kömür yatırımlarında daralma görülüyor, güneş ve rüzgar ile enerji verimliliğinde yatırımlar her geçen gün artıyor, yenilebilirin piyasa maliyetleri sürekli düşüyor. Bu yeni teknolojiler, katlanarak artan bir hızla büyümenin eşiğinde. Sermaye akışlarının da desteklediği bu eğilim özellikle güneş enerjisinin yayılmasını sağlıyor. Pelin Yenigün Dilek, bu durumu “Yenilenebilir enerji kaynakları, bulundukları ekonomiye sadece bir enerji çözümünden daha fazlasını sunuyor. İnovasyonun artmasıyla, yenilenebilir enerji diğer sektörleri de olumlu etkiliyor. Özellikle, geniş istihdam olanaklarının oluşmasını sağlıyor” diye yorumluyor.
Küresel çapta, enerji piyasalarında yenilenebilir enerjiye yönelim ve dönüşüm görülüyor. Bu dönüşüm özellikle Çin ve Hindistan gibi gelişmekte olan ülkelerde daha hızlı yaşanıyor. Yenilenebilir enerji bu coğrafyalarda beklentileri de aşan bir şekilde büyüme gösteriyor. Enerjiyi çeşitlendirmek, enerjiye erişimi arttırmak ve ulusal enerji güvenliği için yenilebilir enerji tercih ediliyor.
Raporun yazarları, yenilenebilir enerjinin Türkiye’deki elektrik piyasası için daha rekabetçi olabileceğini belirtiyor. Ayrıca, yüksek verimlilikleri ve daha katma değerli büyüme potansiyeli ile güneş ve rüzgar kömüre göre daha sürdürülebilir ve ekonomik bir alternatif. Türkiye, linyit yerine yenilenebilir enerjiye yönelerek, kamu finansmanı, çevre ve kamu sağlığı alanındaki zararlardan korunabilir.
Daha büyük miktarlarda yenilenebilir kaynak eklenerek enerji karmasının çeşitlendirilmesi, günümüzde giderek yenilenebilir kaynakları eklemeye yönelik anlamlı ve ciddi planlar yapan gelişmekte olan ekonomilere akan uluslararası kurumsal sermayeden Türkiye’nin de daha büyük bir pay almasını sağlayacak.
Rapor’a göre Türkiye mevcut politikalar ile enerjideki dönüşüm fırsatını kaçırabilir. Türkiye yenilebilir yerine linyite yönelik adımlar atmaya çalışıyor. Linyit teşvikleri yoluyla enerji güvenliğini elde etmeye çalışmak, aksine, yenilenebilirlere yapılacak yatırımlara kıyasla, kömür ekonomik olarak uygun olmayan ve mali açıdan güvenli olmayan bir seçenek.