Rüzgar beni 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde, “bodrumaktif” diye bir siteye vurdu. İyi mi yaptı, kötü mü bilemiyorum henüz. “Yaşa ve gör” dedi. Ben de “gelin, birlikte yaşayalım” diyorum.
Merhaba sevgili dostlar, okurlar, tabii ki sadece Bodrumlular da değil…Bodrum’a gönül verenler diyelim. Uzunca bir süredir Bodrum’da habercilik-gazetecilik-editörlük yapmaya çalışıyorum. Bu işi seviyorum. Ancak, meslekteki arkadaşlarımın daha iyi bildiği, sizlerin de tahmin edebileceği gibi para kazanmak amacı ile yapılacak bir iş değil. Çünkü, kazanamıyorsunuz. Hal böyle iken, hiç olmazsa sizlerin de sesinizi duyurabileceğiniz, farklı farklı konularda aradıklarınızı olabildiğince bulabileceğiniz ama toplumsal ve sosyal amaca hizmet etmeyen kanlı-kanlı görüntülü ve paparazi niteliğinde magazin haberi bulamayacağınız bir haber sitesi olsun dedim. Yani, alışılmadık, sıra dışı ama “HAYATA VE BODRUM’A DAİR” herşey…
“Serbest Kürsü” dedim, biraz nostaljik oldu. “Köşe Yazarımız” olmayacak. Nefret söylemi ve suçu, küfür-hakaret içermeyen her türlü yazıya yer vereceğim. “Ben” değil de “biz” demeyi çok istiyorum. Paylaşmak istediğiniz haberleriniz ve bir de fotoğraf varsa hemen yer verelim. İlanlarımızı verelim, ihtiyaçlarımızı yazalım, sorunlarımızı paylaşalım.
1 Eylül Dünya Barış Günü’nde yayına girmem tabii ki tesadüf değil. Elinde ve dilinde silah olan insanların, nefret ve kin tohumlarının alıp başını gittiğini adeta cinnet geçirme sürecindeki günlerde yayına girmek riskli olmakla beraber, yaşamak için su kadar-ekmek kadar-hava kadar gerekli olan “barış” için bir nebze de olsa katkı koyabilir miyim diye yola çıktım bu günde. Moğolların davulcusu, sevgili Engin Yörükoğlu’nun yaşamının son günlerinde söylediği gibi “merhamet”…herhalde en çok ihtiyacımız olan insani özellik.
31 .08.2010 tarihli “Yarımada Gazetesi”ndeki yazım…Keşke o günden bu yana olumlu anlamda çok şey değişmiş olsaydı.
HER GÜN BARIŞ
1 Eylül Dünya Barış günü nedeni ile, bir çok yazılı, sözlü mesajlar yayınlanıyor, yayınlanacak. Hepsinin içtenlik dolu olduğuna, iyi niyetli olduğuna elbette eminim.
Ama, şöyle bir derinlemesine ve yukarıdan bakınca, gözümün önüne gelen manzaralar, bunların sadece temenni olduğunu ve uygulamada yok olduğunu gösteriyor.
İnsan önce kendinle barışık olmalı. Kendi içinde, kendinle ve giderek en yakın çevresi ile kavgalı olan, huzursuz olan, tahammülsüz olan insanlar topluluğuyuz ne yazık ki. Sosyologların, toplum bilimcilerin, psikologların çözemediklerine, ben bir açıklık getirecek değilim elbette.
Sadece gözlem ve tesbitte bulunuyorum.
Anayasa referandumu ile girdiğimiz süreç bile gösteriyor ki, farklı seslere tahammülümüz yok. Karşımızdaki, yanımızdaki, yakınımızdaki mutlaka benim gibi düşünmeli. Ve düşünmeyen de, neredeyse düşman, vatan haini, ya da ergenekoncu, darbeci. Dolayısı ile, “o”nla , “onlarla” ilişki kesilmeli. Hatta aynı mekanda, aynı toplantılarda olmamalı. Yoksa “onlardan” olursun. Tartışmak da olmaz, çünkü “onlarla” tartışılmaz, provakasyona gelmeyelim, “onları dinlemeye bile gerek yok” . İşte, hep bu mantıkla, dinlemeyi bilemediğimizden ötürü dinleyemediğimizden, at gözlüğü ile hayata bakarak devam ediyor ve “barış” adına bir adım atamıyoruz. En yakınlarımızı, dostlarımızı, çevremizdeki diğer farklı düşünenleri anlayamayan, onları iteleyen, ötekileştiren bizler, dünyada ve ülkemizdeki etnik gurupların sorunlarını nasıl anlayabiliriz ki. Çünkü, onlar da “onlar”..Biz değiller. Biz olabilmek için, ırk, din, dil, kültür aynı mı olmalı.? En azından demokratım diyenler böyle düşünmezler mi? Önce insan değil midir.? Barışa giden yol, önce insanın kendine ve çevresindeki diğer insanlara saygısı ve tahammülünden geçer. Bizlerin, öncelikle “insan ilişkileri” dersi almamız gerek. Çünkü barışa o kadar uzağız ki…belki o zaman biraz yakınlaşırız
Sevgili Rezzan,
Öncelikle yeni rotanda çok ama çok başarılar diliyorum. Basın dünyasında şimdiye kadar üst üste koyduğun taşlara yenilerini ekleyeceğinden adım kadar eminim. Yapacağın işlere katkı koymak, destek vermek konusunda her zaman yanındayım, birlikteyiz. Böyle anlamlı bir günde başlangıç yapmak, yapacağın işlere de ışık tutuyor…
Çok teşekkürler,
Ben de bana duyulan güven ve bu sevgiye layık olmaya çalışacağım. Elbette birlikteyiz.
sevgili DOST ARKADAŞIM REZZAN,yaşam ın yeni diliminde başarılar seninle olsun canım.Her şey gönlünce olsun.her an BARIŞ la dolu dolu yaşansın.tüm samimiyetim ve yapabileceklerimle her zaman yanında olacağımı lütfen unutma.kolay gelsin.
sağol arkadaşım. her zaman sitem sana ve özel-güzel yazılarına açıktır.
Rezzan hanım hayırlı olsun.. A
çok teşekkürler Emin Bey. sevgi ve saygılarımla.